Valmont Choderlos De Laclos'un unutulmaz klasiği Tehlikeli İlişkiler uyarlamalarından halen izlememiş olduklarımdan biriydi. Milos Forman bu adaptasyonda öykü dışına epey çıkmış ve anlatımının çoğunu dönem detaylarını göstermek ve feminist vurgulamalar yapmaya ayırmış. Şimdi kadın eşitliğini savunan her eser başımın tacıdır o açıdan ancak hikaye paçoz olmuş be abi. Sen ne yaptın, aşkı yok etmiş bir kere ki bu kitabın en önemli kısmı benim için aşkın gücüdür (bu sebepten G.Kore adaptasyonu The Untold Scandal halen bence bir numara). Ne aşk kalmış ne insani bir duygu. Sadece bir iktidar savaşı ve elde etme isteği var kitapta. Ha dönem kostümleri, pazar yerleri, evler, çeşitli mekanlar gayet güzel ve detaylı verilmiş, ama bu yetmiyor zira süreside baya uzun. İkinci sorun aktör seçiminde yaşanmış. Hayır aktörler yetenekli, performanslar gayet güzel ama hiç biri rolünün adamı olamamış. Hepsi ama hepsi sırıtmış. Neyse en azından görmüş oldum ama bana başka birşey vermedi. Colin Firth bile normalde en azından göz zevkimi okşardı, burada kendisine hiç yakışmayan aptal bir saç modeliyle endam ettiği için sinir etmekten başka bir işe yaramadı.
Dans La Maison bu film çok güzel çıktı. François Ozon benim her yaptığını beğendiğim yönetmenlerden değil (hoş bundan başka epi topu iki filmini izledim) ama bu en sevdiğim filmi oldu. Bir kere konu çok hoşuma gitti. Lisede bir edebiyat öğretmeninin öğrencilerinden biri, verdiği sıradan ödevi birdenbire çok renkli hale getirir. Başka bir öğrenci ile ilgili hafta sonu yazdıkları, devamı var diye biter ve hem öğretmeni, hem de sanat galerisi yöneten eşini pek meraklandırır. Bu tefrika usulu hikaye ilerlerken biz öğretmenin - ki kendisi de zamanında kitap yazmış ama yetenekli olmadığını bilecek kadar aklı varmış- bu gencin yeteneğini geliştirme çabaları ve öğrencinin hikaye ile ilgili neler yaptığını görüyoruz. Bayıldım, bayıldım. Kesinlikle tavsiye ederim. Öğrenci rolündeki Ernst Umhauer o kadar iyi idi ki, neredeyse ne kadar göz okşadığını bile unuttum.
Dans La Maison bu film çok güzel çıktı. François Ozon benim her yaptığını beğendiğim yönetmenlerden değil (hoş bundan başka epi topu iki filmini izledim) ama bu en sevdiğim filmi oldu. Bir kere konu çok hoşuma gitti. Lisede bir edebiyat öğretmeninin öğrencilerinden biri, verdiği sıradan ödevi birdenbire çok renkli hale getirir. Başka bir öğrenci ile ilgili hafta sonu yazdıkları, devamı var diye biter ve hem öğretmeni, hem de sanat galerisi yöneten eşini pek meraklandırır. Bu tefrika usulu hikaye ilerlerken biz öğretmenin - ki kendisi de zamanında kitap yazmış ama yetenekli olmadığını bilecek kadar aklı varmış- bu gencin yeteneğini geliştirme çabaları ve öğrencinin hikaye ile ilgili neler yaptığını görüyoruz. Bayıldım, bayıldım. Kesinlikle tavsiye ederim. Öğrenci rolündeki Ernst Umhauer o kadar iyi idi ki, neredeyse ne kadar göz okşadığını bile unuttum.