Sunday, July 28, 2019

On Dakika Otuz Sekiz Saniye

On Dakika Otuz Sekiz Saniye'yi Man Booker'a aday olmadan önce aldım. Tabii Elif Şafak'ın kendi kitaplarını kendisinin çevirmediğini bilmiyordum ama almış bulundum ve okuduktan sonra Türkçe tercümeden memnun kaldım.

Romanlarının hemen hemen hepsini okumuş biri olarak Elif Şafak bana göre Baba ve Piç'in üzerine çıkamadı halen. Bu romanda da aynı şey oldu. Edebi olarak bana lezzet vermiyor ancak hikaye anlatış tarzını seviyorum (Ayşe Kulin benim için aynı şekilde, edebi olarak haz vermiyor ama öykü anlatımı olarak çok keyif alıyorum) ve su gibi okudum.

Anlatılan öyküde değinilen konulara gelince, bunlardan epey mevcut ve hemen hepsi kanayan yaralar ancak onlardan bahsedişi samimi gelmedi bana.

Ne bileyim mesela Hasan Ali Toptaş'ın Heba'sında da bir kaç konuya değiniliyordu ama ben Heba'yı bitirdiğimde enkaz gibiydim. Halen etkisi üzerimdedir. Elif Şafak'ta bu etkiyi sadece Baba ve Piç'te yaşadım ki Heba'nın yarısı kadar bile etki bırakmamıştı. Kendimi güzel ifade edemediğim için kıyaslama gibi oldu biraz ancak edebi haz bambaşka bir şey ve okuru daha derinden etkiliyor bana göre, onu örneklemek istedim.

No comments:

Post a Comment